Millet Kıraathanesi Sohbetleri

Millet Kıraathanesi Sohbetleri

Bu haftaki Dipsizgöl Kıraathane sohbetine, Akçaçönü’ndeki Dalı Amed’in kahvesinden devam ediyoruz. Yatsı namazından çıkanlar kahveyi doldurmuş, Akçaçönü adeta bir insan seli olmuştur.

Ocaktaki Dalı Apo, “Mejit, şu televizyonu kapat. Bak, İncili Çavuş Dede geldi,” der ve televizyon kapatılır. İncili Dede yerini alır. Adil Dede, “Bırakın artık şu bedava çay-kek muabbetini. Bizler de elimizi taşın altına koymalıyız,” diye konuşur. Yanındaki Şeytan Hoca, “Tamam, çaylar senden, kekler de benden olsun. Lakin maaşallah bu akşam sohbetimiz pek bir kalabalık. Oradan bizim Rıdvan toruna bir sesleniverin, kekler yetmez. Silasız’ın bakkaldan Çokopirens alsın. İsteyene kek verin, isteyene de Çokopirens,” der.

İncili Dede, bu nur yüzlü ihtiyarları kırmaz. “Tamamdır adaşlarım, bu akşam da böyle olsun,” der.

Ve tatlı bir telaş başlar. Bir taraftan torunlar çayları, bir taraftan kekleri, bir taraftan da isteyene Çokopirensleri dağıtırken, misafirlerin içinde bulunan Bordo Gazete’nin genç müdürü Murat Yılmazsoy, “Valla dede, biz taaa İnegöl’den geldik. Bizi bir kek, bir çay kesmez. Biz hem kek hem Çokopirens isteriz,” deyince önce bir gülüşme olur. Lakin misafire ikram etmeyi seven Dipsizgöl, bu isteği çok sever. Paşa İsmail bağırır, “Misafirlerin yanına Çokopirens kutusunu götür!”

Gülüşmelerin ardından sohbet başlar. Murat Yılmazsoy, “Dede, desturun var mıdır?” diye sorar. İncili Dede, “Vardır evlat. Sen ki bizlerin sohbetlerini Bordo Gazete’de köşende hikayeleştirerek köyümüzün reklamını yapıyor, dahası tanınırlığını arttırıyorsun. Buyrun,” der.

Murat Yılmazsoy, “Dedem, hani küçükken derdin ya, ‘Senin ne söylediğin önemli değil, karşı tarafın ne anladığı önemli. Nasibi de, kısmeti de kafanızda zorlamayın. İnsanların kalbinden ötesini görmeye de çalışmayın, göremezsiniz,’ diye. Bunları hatırlıyor musun?” diye sorar.

İncili Dede, “Hatırlamaz olur muyum evlat? Lakin onlar benim sözlerim değildir. Ata soyumuz Osman Gazi’ye, Osmanlı’nın manevi kurucusu Şeyh Edebalı Pirimizin sözleridir. Hatta bir bölümünde der ki: ‘Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul. Sakın ha kendine takılmayasın ve kendinde boğulmayasın. Teklik sadece Rabbim’e mahsustur. Tek başına karara durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşleri ehil kişilere danışarak tutasın. Danışırsan yol alırsın, danışmazsan yolda kalırsın oğul.’ İlerleyen bir bölümünde de, ‘Açık sözlü ol, her sözü üstüne alma, gördüğünü söyleme, bildiğini bilme, sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme ve insanı yaşat ki devlet yaşasın oğul,’ diyen kutlu atamızın sözleridir. Hepsinin ruhları şad olsun. Lakin bizler 300 yıldır Rabbimiz’e layık kullar, atalarımıza layık torunlar olamadık ki. İslam alemi zulümler, işkenceler altında inim inim inlemekte, kapitalist düzen milim milim ilerlemekte ve dahası tıkır tıkır işlemektedir. Rabbim cümlemize hidayet nasip etsin. Yukarıdaki öğüdü Google amcadan tamamını okuyup hepimizin harfiyen uygulaması lazım gelmektedir. Gün bu gündür,'” diyerek sözlerini tamamlar.

Tabii ki sohbet bu minvalde uzar gider. Ne yapıyoruz? Bordo Gazete’ye abone oluyor, takip ediyoruz.

Garip Fakii